İstanbul ve Boğaziçi’nin kayık modelleri

Nasıl Doğu Roma’nın (Bizans) premeleri, Venedik’in gondolları, Slavların ladya’sı varsa; Osmanlı döneminde İstanbul ve Boğaziçi’nin şöhreti dünyaya yayılmış ve emsalleri ile birçok yönden kıyas edilemeyecek kadar üstün olan şehir kayıkları vardır. İstanbul şehrinin geçmişinde bu soylu kayıklar boylarına ve yaptıkları işlere göre çeşitli tip ve isimler ile anılmıştır. Bu kayıklar Türk denizcilik ve balıkçılık kültürüne münhasır olup ve şehir (İstanbul) kültürü içinde çok önemli bir yer tutar.

Geleneksel Türk kayıkları taşıdığı tonaja, boylarına ve yapılarına göre adlandırılır. Bunlar alamana, alamatra, kancabaş, kaşıkbaş, kayıkbaş, baltabaş, dikbaş, gagaburun, gagalı ve cırnık ( küçük yapılı, tek veya iki çifte küreğe sahip olanlara denir) gibi adlandırılır.

Piyade kayıkları yalı ve iskele piyadeleri olarak ikiye ayrılır. Yalı piyadeleri yalı sahiplerine ait özel kayıklar, iskele piyadeleri ise günlük yaşamda yük ve yolcu taşımacılığında, şehre ve halka hizmet veren kiralık taşıma araçlarıdır. Yalı piyadeleri tek çifte, iki çifte ve üç çifte küreklidir. Bunlardan iki veya üç çifte kürekli olanlar nüfuslu ve varlıklı kişilerin kayıklarıdır. İskele piyadeleri ise genelde iki küreklidir.

Piyade kayıklarının büyüklerine “zangoç”, kaba tipli olanlarına da “Ada Yavrusu” denir. Ada Yavrusu balıkçı kayıklarıdır. Tek çift veya iki çift kürekli olanları çapari, parakete ve olta balıkçılığında, çok çifte küreğe sahip olanları da uzatma ağ sermede ve kılıç balığı avlarında kullanılır.

İstanbul kayıklarının ortak özelliği; iki ucu (baş ve kıç bodoslaması) sivri, eni de kıça doğru daha genişçedir. Yeke dümeni, yelkeni, kürekleri ve tentesi vardır. Boyları beş metre ila dokuz metre arasında değişir, kürekleri iki adetten altı çifte kadar olur. İstanbul kayıkları ıhlamur ağacından yapılır, dış kaplamasına “Küherba yağı” denilen vernik sürülür. Kayığın iç kısımları ve küreklerin suya batan kısmı boyanmaz, doğal halinde bırakılır. Su hattı renkli bir çizgi ile belirlenir ve karinasına bakır alaşımlı bir boya sürülür. Kayığın iç kaplamaları tabii haliyle bırakılır ve bu bölgeler kir, yağmur ve çiğ tesiriyle hare ve de beneklenmemesi için her gün keler ile silinir. Keler; köpek balığı derisinin sert ve zımpara gibi dişli tarafına denir, kürek topaçları ve de palalarının temizlenmesinde de kullanılır.

Günümüzde piyade kayıkları; geleneksel yalı veya olta kayığı olarak bilinir ve beş ila beş bucuk metre boyunda içten takma motor ile donatılmıştır. Bazılarının kıç bodoslaması dıştan takma motorlar için aynalı hale getirilerek formları bozulmuştur.

Taşıdığı Tonaja ve Boylarına göre;

Klasik Sivil Türk Tekneleri:

Yaptığı işe ve taşıdığı tonaja göre ve zaman içinde çeşitli isimler aldılar. Kimi yük, kimi yolcu, kimi de balıkçılık yaptı. Marmara ve Boğaziçi’nde ağcılık, dalyancılık, zıpkıncılık ve olta balıkçılığında kullanıldılar. İstanbul’un zengin kültürü içinde yer alan balıkçılık kültüründe kayık ve sandallar Marmara, Boğaziçi ve Karadeniz’de uzun yıllar kullanıldı. Bunlar geleneksel Türk tekneleridir.

Balıkçı kayığı; yedi buçuk ila dokuz metre boylarında, iki çift küreklidir.

Balıkçı sandalı; kıç tarafı düz olan (ayna kıç), küçük balıkçı kayığıdır. Bunlar basit kullanımlı ekonomik tekneler olup, bir çift veya bazen iki çift küreklidir.

Dalyan mavnası; salapurya şeklinde kullanılan dümen ve yelkeni olmayan iki çift küreklidir.

Alamana; dört boyu vardır. İki buçuk, beş, altı buçuk ton ağırlıklarında, altı çifte kürek/12 metre 6 ton, beş çifte/ 11 metre 5 ton, dört çifte / 9 metre 4 ton üç çifte alamana ağ kullanırlar.

Kancabaş; ağırlığı yedi ton kapasiteli, on üç ila on dört metre boylarında ve kürek ile hareket ettirilir. En büyük balıkçı kayığı olup bununla ığrıp atılır.

Taka; sekiz ila on iki metre boylarında, beş ila on ton yük alır ve yelken gücüyle hareket eder. Sonraki dönemlerde motor gücüyle hareket ettirilmiştir. Ufak olanları balıkçılıkta kullanılır.

Çektirme; on beş ila kırk metre boyları arasında, elli ila üç yüz ton arası yük alabilen ve yelken gücüyle hareket eder. Sonraki dönemlerde motor gücüyle hareket ettirilmiştir.

Gulet; iki yüz ila altı yüz ton arasında yük alabilen, tek veya çift direkli ve yelken gücüyle hareket eder. Sonraki dönemlerde motor gücüyle hareket ettirilmiştir.


Yaptığı işe göre:

Reis, patron

Piyade; tekne, kürekçi

Hamlacı; Hamleci, kürekçi


Üç oturaklı, üç çifte kürekli balıkçı kayıklarında; Baş oturakta oturana Baş Küreği, orta oturakta oturana sıvıryacı, kıça yakın olan oturakta oturana hamlacı denir. Baş oturağı, Sıvırya oturağı ve Hamla oturağı diye de oturdukları yerler ile de nitelenirler.

Bir kayığın imalatından başlayan ustası, marangozu, kalafatçısı, boyacısı olduğu gibi, onu donatan yelken, branda ve minderlerini diken, halatını ören, nakkaş ustasını, yaldızcısını, süslemecisini ve resim yapan ressamını, sadece kürek ve yelken direği imal eden ustalarını da unutmamak gerekir. Bu kayıkları üretildikten sonra bunları sevk ve idare edebilecek, koruyacak, güzelliklerini devam ettirecek liyakat ve yetenekte kayıkçı bulmak bugünkü şartlarda çok zordur. Hele onu idare eden hamlacı (hamleci)”kürekçi” leri… İhtiyarıyla genciyle dalyan gibi o ihtiyar delikanlıları

Kaynak ve yazı : Kapt. Nasuhi Albulak

Deniz ve Balıkçılık Dergisi

Facebook'ta Yorumla
(Visited 454 times, 1 visits today)

Bunlar da dikkatinizi çekebilir! :)